Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Şu bir gerçek ki bugün yeryüzü, İslam’ın hayat veren hakikat, unsur ve bedellerine muhtaçtır. Bu süreçte esaslı bir ilmi mirasa sahip olan Müslümanlara, ilim beşerlerine değerli sorumluluklar düşmektedir.” dedi.
Erbaş, Diyanet Akademisi Başkanlığınca, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda “Türkiye’de Üretilen Dini Bilginin Din Hizmetlerine Katkısı ve Diyanet Akademisi Sempozyumu” düzenlendi.
Sempozyumun açılında konuşan Erbaş, bugün yeryüzünün İslam’ın hayat veren hakikat, prensip ve bedellerine muhtaç olduğunu belirterek “Bu süreçte esaslı bir ilmi mirasa sahip olan Müslümanlara, ilim beşerlerine değerli sorumluluklar düşmektedir.” diye konuştu.
Erbaş, Müslümanların İslami ilimlerde çok büyük eserler kaleme aldığını belirterek “Medine’den Endülüs’e, Kurtuba’dan Buhara’ya pek çok ilim insanı yetişmiş. Onların bugün yazdıkları yapıtları tanımamız, okumamız, bunları okuyabilecek talebeler yetiştirmemiz gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Dini bilginin hayatla iç içe olmak zorunda olduğunu lisana getiren Erbaş, “Yaşanan hayatı, sıkıntıları, toplumsal gerçeklikleri, insanlığın gündemini, gereksinim ve beklentilerini dikkate almayan bir din anlayışı ve hizmeti ebediyen eksiktir ve verimsiz kalır. Kaldı ki salt bilgi sahibi olmayı merkeze alan, onu bedele dönüştüremeyen, toplumun hizmetine sunamayan ve nihayetinde beşerde bir şuur ve farkındalık oluşturamayan bir yaklaşımın İslam’ın bilgi anlayışı ve ahlakından uzak olduğu malumunuzdur.” tabirlerini kullandı.
“Diyanet Akademisi’ni hayata geçirmiş olmanın kıvancını yaşıyoruz”
Diyanet İşleri Başkanlığının milletine, dinini, inancını ve medeniyetini öğretmek için pek çok eğitim faaliyetleri gerçekleştirdiğini belirten Lider Erbaş, kelamlarına şöyle devam etti:
“Cumhuriyet devri dini kurumları ortasında çok özel bir pozisyona sahip olan dini yüksek ihtisas merkezlerimiz ve dini ihtisas merkezlerimiz bu manada değerli bir işlev icra etmektedir. Başkanlığımız İslami ilimler literatürüne kâfi erişimin şimdi tam manasıyla sağlanamadığı, dini alanda yükseköğretim seviyesinde faaliyet gösteren kurumların şimdi yaygınlaşmadığı ve hatta yok denecek kadar az olduğu bir devirde bu önemli muhtaçlığa karşılık vermek ve temel İslami ilimler alanında kıymetli bir boşluğu doldurmak üzere Diyanet Akademisini, akademiden evvelki haliyle eğitim merkezlerimizi, ihtisas merkezlerimizi kurmuş, hayata geçirmiştir. İşte bugün hamdolsun Diyanet hizmetleri için büyük bir imkan olarak gördüğümüz Diyanet Akademisini hayata geçirmiş olmanın kıvancını yaşıyoruz. Diyanet Akademisi, Başkanlığımızın kuruluş misyonunu gerçekleştirecek nitelikte takımlar yetiştirmek ismine hizmet veren saygın ve mümtaz kurumlarımızdan biridir. Bu meyanda Diyanet Akademisinin İslami İlimler geleneğiyle sağlıklı ve nitelikli bir irtibat kurmak derinlikli, ilmi çalışmalara rehberlik etmek, kaynaklara direkt ulaşarak İslam dinini yanlışsız anlamak ve hiçbir kısmını dışlamadan bütün toplumu aydınlatarak, insanımızı geleceğe taşımak üzere değerli bir sorumluluğu bulunmaktadır.”
“Akademimizin temel maksadı yeterli hocalar yetiştirmek”
Başkan Erbaş, Diyanet Akademisi sayesinde hizmet öncesi eğitimlerle çalışanın daha donanımlı biçimde vazifeye başlayacağına vurgu yaparak “Akademimizin temel maksadı İslam medeniyetinin müktesebatını, temel kaynaklarını, hususlarını bilen aktüel problemlerin, toplumsal değişimlerin farkında yeni meselelere tahlil üretebilen, İslam’ın insan, etraf, toplum, ahlak, Allah tasavvurunu özümsemiş, mesleksel formasyonu güçlü, bağlantı, etkileşim ve pedagojik tarafı güzel hocalar yetiştirmektir.” diye konuştu.
“İnsanı öldürmek için değil yaşatmak için bilime gereksinim var”
Yaşanan savaşlar, işgaller ve katliamlardan bunalan insanlığın yeni bir arayış içerisinde olduğunu gördüklerini lisana getiren Erbaş, “Şu bir gerçek ki bugün yeryüzü İslam’ın hayat veren hakikat, unsur ve bedellerine muhtaçtır. Bu süreçte esaslı bir ilmi mirasa sahip olan Müslümanlara, ilim beşerlerine kıymetli sorumluluklar düşmektedir.” dedi.
Erbaş, şunları kaydetti:
“Öncelikle yaşananların hakikat okunup âlâ tahlil edilmesi gerekmektedir. Yalnızca İslam coğrafyası için değil, global emperyalist bir mafya tarafından kuşatılmış bütün dünyanın kurtuluşu için hak, hukuk, adalet, merhamet çerçevesinde güçlü bir gelecek perspektifi ortaya konulması ehemmiyet arz etmektedir. Bugün dünyanın gözü önünde Filistin’de, Gazze’de bu global emperyalist yabanilerin takviyesiyle Müslümanları, bebekleri, çocukları, pakları katleden işgalci zalimler işte o vakit buna cüret edemeyecektir. Biz hem bilimsel olarak hem de birlik, beraberlik içerisinde olursak bütün Müslümanlar ve dünyanın vicdanlı insanları olarak, hukuk, ahlak, adalet çerçevesinde insan yetiştirirsek işgalci zalimler ve dünyayı mafyavari yöneten ve yönetmeye çalışan emperyalist zalimler buna fırsat ve yürek bulamayacaktır.
İnanıyorum ki İslam’ın ana kaynakları ekseninde beşere, varlığa ve hayata dair bütüncül bir yaklaşımla üretilecek bilgi, içinden geçtiğimiz bu kaotik süreçte, insanlığın mana arayışına en hoş formda rehberlik edecektir. Dünyanın öldürmek, yok etmek için ilme, bilime değil, insanı yaşatmak, insanı huzura kavuşturmak için ilme, irfana, bilgiye, hikmete, bilime gereksinimi vardır.”
Sempozyumun açılışında, Diyanet İşleri Lider Yardımcıları Prof. Dr. Huriye Martı, Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı, Kadir Dinç, 29 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Sinanoğlu, Diyanet Akademisi Lideri Doç. Dr. Enver Osman Kaan, Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Şaban Kondi, İnsan Kaynakları Genel Müdürü Akif Pusmaz, Rehberlik ve Teftiş Lideri Hasan Güçlü, İSAM Lideri Prof. Dr. Mürteza Bedir, Ankara Vilayet Müftüsü Dr. Hasan Çınar ile akademisyenler de hazır bulundu.
Kaynak: AA / Esra Ağaçyetiştiren – Yeni
News
