Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail idaresinin, Filistin ve Lübnan‘dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. İsrail’i çok net bir formda uyarıyorum, Lübnan‘a kara harekatının sonuçları, geçmişteki işgallerine benzemeyecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci Devir 3’üncü Yasama Yılı açılışında konuştu.
Milletvekillerine hitap eden Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci Devir 3’üncü Yasama Yılı’nın güzel olması temennisinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sözlerimin çabucak başında 104 yıllık tarihi boyunca Meclisimizde misyon yapmış milletvekillerimizden ebediyete irtihal edenlere Mevla’dan rahmet diliyorum. Büyük Millet Meclisimizin İlk Başkanı, Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Kurtuluş Savaşı’mızın tüm gazi ve şehitlerini bugün bir kere daha hürmetle yad ediyorum. 14 Mayıs 2023’te, milletimizin takdiriyle teşekkül eden 28’inci Devir Meclisimiz, birinci 2 yasama yılında nitekim ağır bir faaliyet içinde oldu. Meclisimizin tüm mensuplarına şahsım ve milletim ismine şükranlarımı tabir etmek istiyorum” dedi.
Bu yıl ve önümüzdeki yasama yıllarında da Meclisin çabalı, özverili bir çalışma periyodu geçireceğini, milletin gereksinimi olan kanunları çıkaracağını söz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni yasama yılının, ahenk, uzlaşma, karşılıklı anlayış ve müsamaha içinde, hepiniz için, bilhassa aziz milletimiz için güzel, bereketli, verimli bir yıl olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Bu yüksek şuurla milletimize hizmet edecek siyasi partilere, bütün milletvekili arkadaşlarımıza, Meclisimizin tüm çalışanlarına yeni yasama yılında muvaffakiyet dileklerimi iletiyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“Meclisimiz, Gazi unvanını bileğinin gücüyle elde etmiştir”
“Bir nevi ‘yamalı bohçaya’ dönen 82 Anayasası’nın miadı artık dolmuştur”
“15 Temmuz gecesi, işgal kuvvetlerinin hain uşakları tarafından ele geçirilmeye çalışılan ve bombalanan Meclisimiz, milletvekillerimizin kahramanca direnişi sayesinde hem milletimize yürek vermiş, hem kendisini savunmuş, böylelikle Gazi unvanını bir defa daha teyit etmiştir” diyen Erdoğan, “Burada şunu öncelikle vurgulamak isterim: Bu Meclis, 104 yıllık tarihi boyunca, kaidelerin en çetin olduğu periyotlarda bile bir tahlil yolu, bir çıkış yolu bulmayı başarmıştır. Bu Meclis, tüm zorluklara karşın çabucak ardımızda yazan ‘Hakimiyet kayıtsız koşulsuz milletindir’ şiarına hakkıyla sahip çıkmıştır. Tekrar bu Meclis, milletimizin ufkunu genişletecek, barışı ve demokrasiyi güçlendirecek, ekonomik büyüme ve refaha, en kıymetlisi de özgürlüklere daha fazla alan açacak, Cumhuriyet tarihimizin en kuşatıcı anayasasını yapma deneyimine, bilgisine ve kudretine ziyadesiyle haizdir. 12 Eylül Askeri Darbesi sonrasında, silahların gölgesinde ulusal iradeye dayatılan mevcut anayasa, Meclisimiz ve milletimize biçilmiş dar bir gömlektir. 1982’den beri yapılan irili-ufaklı 20’den fazla değişiklik, milletin mevcut anayasadan memnuniyetsizliğini açıkça göstermektedir. Bir nevi ‘yamalı bohçaya’ dönen 82 Anayasası’nın miadı artık dolmuştur. Türkiye’nin, 21’inci yüzyılda büyük gaye ve argümanlarını gerçekleştirmesi lakin yeni, uzlaşmacı, özgürlükçü, iştirakçi, sivil bir anayasa ile mümkündür. Demokrasimizin yeni anayasa gereksiniminin günden güne kendini daha fazla belirli ettiğini görüyoruz” tabirlerini kullandı.
“Millet varsa devlet vardır; devlet varsa, millet varlığını idame ettirir”
“Tüm partileri ve milletvekillerini, toplumumuzun tüm bölümlerini, Türk demokrasisini yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırma uğraşımıza omuz vermeye davet ediyorum”
Yeni anayasanın, devleti ve milleti farklı yerlere koyan değil, devlet ile milleti buluşturan, kucaklaştıran, kaynaştıran niteliklere haiz olması gerekliliğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa davetinde bulunarak, “Şuna tüm kalbimle inanıyorum. Milletin muazzez iradesini temsil eden beşerler olarak, insanımızın hiçbir ferdini dışlamadan, hiçbir ferdin özgürlüğünü kısıtlamadan, azami müştereklerde buluşturan bir anayasayı yazabilir, yapabilir, Allah’ın müsaadesiyle bu Aziz Meclis eliyle hayata geçirebiliriz. Yeni yasama yılında, milletimizin ve Meclisimizin, yeni bir anayasa inşası için daha fazla uğraş göstereceğine inancımız tamdır. Biz, bugüne kadar her fırsatta lisana getirdiğim üzere, yeni anayasa sürecinde yapan davranmaya devam edeceğiz. Bugün bir defa daha tüm partileri ve milletvekillerini, toplumumuzun tüm bölümlerini, Türk demokrasisini yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırma uğraşımıza omuz vermeye davet ediyorum” açıklamasını yaptı.
“Milleti huzur, refah ve güvenlik içinde tutan adalettir”
Tabiat üzere, toplumların, devletlerin de bir tertibe, nizama, bir sisteme sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esasen, sistem, devletin ve milletin temel direğidir. Tertibi sağlayan kanundur. Kanunun ruhu ise adalettir. Adalet mülkün temelidir. Bir devleti var eden ve ayakta tutan adalettir. Milleti huzur, refah ve güvenlik içinde tutan adalettir. Devleti her türlü tehditten koruyacak olan adalettir. Ekonomiyi büyütecek, eşit dağılımı sağlayacak, çalışanı, çalıştıranı, üreticiyi, tüccarı, sanayiciyi keyifli edecek olan yeniden adalettir” dedi.
“Şeyda Yılmaz başta olmak üzere, tüm şehitlerimize aziz milletim ismine minnet hislerimi tabir etmek istiyorum”
Suçlu ile pak birbirinden ayırt edilmezse, hatalı elini kolunu sallayıp gezerken, pak cezalandırılırsa adaletin sarsılacağını, adalet sarsılırsa, devlet sarsılacağını, devlet sarsılırsa, milletin bekasının tehlikeye gireceğini tabir eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu bilhassa söz etmek isterim; kolluk kuvvetlerimiz ve yargı topluluğumuz, adaletin tecellisi için çok büyük bir uğraş ve özveriyle çalışmaktadır. Bu vesileyle, geçtiğimiz hafta menfur bir hücum sonucu şehit edilen, polis kızımız Şeyda Yılmaz başta olmak üzere, tüm şehitlerimize aziz milletim ismine minnet hislerimi tabir etmek istiyorum. Hudutlarımız içinde ve dışında canları değerine gayret eden güvenlik güçlerimizin her birini ‘Rabb’im koruma buyursun’ diyorum. Polisiyle, jandarmasıyla, bütün emniyet teşkilatımıza, bu aziz çatı altında, bu kıymetli günde tüm milletimiz ismine şükran hislerimizi söz ediyor, en kalbi selamlarımızı gönderiyorum. Birebir biçimde, vatanımızı her türlü harici tehdide karşı koruyan kahraman ordumuzun yiğit mensuplarına da teşekkürlerimizi tabir ediyorum” diye konuştu.
“Yargı mensuplarımız ile Türk milleti ismine karar veren mahkemelerimizin tehdit edilmesine, hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz”
Emniyet güçlerinin de silahlı kuvvetlerin de kanunların kendilerine çizdiği sonlar dahilinde, hukuk ve demokrasi çerçevesinde görevlerini ifa etmeyi sürdüreceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tekrar ediyorum: Nizam, yani hukuk, yani adalet, devletimizin ve milletimizin temel desteğidir, temel direğidir. Askerimizin ve kolluk ünitelerimizin itimat içinde kalması için devletimiz her türlü fedakarlıkta bulunmaktadır, imkanlar ölçüsünde daha fazlasını da yapacaktır. Kanun ve tertip dışına çıkanlar ise, adaletin tesisi, devletimizin bekası ismine, hiç tereddüt edilmeksizin, yargı karşısına çıkacaklardır. Bu ortada, yargı mensuplarımızın da vazifesini kanunlar ve hukuk çerçevesinde yerine getirdiği bilhassa hatırlatmak isterim. Mevcut kanunları uyguladıkları ya da kanunların sonları içinde kaldıkları için hiç kimse yargı topluluğumuzu yıpratmaya, gündeme gelmek uğruna mahkemelerimizi baskı altına almaya kalkışmamalıdır. Yargı mensuplarımız ile Türk Milleti ismine karar veren mahkemelerimizin tehdit edilmesine, hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz” ifadelerini kullandı.
“İnşallah el birliği içinde çalışarak, adalet ve güvenlik hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz”
Erdoğan, “Şayet polisin, jandarmanın, savcı ve yargıçların, kabahati tedbire, cürmü cezalandırma, karar ve infaz konusunda ıstırapları varsa, elbet bu, evvelemirde kanunların konuşulmasını gerektirir. Kanun koyucu ise milletimiz ismine Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Meclisimiz, yeni yasama yılında, cürmün önlenmesine, infaz ve ıslah konusuna daha fazla eğilmeli, milletimizin giderek yükselen taleplerine daha çok kulak vermelidir. Bakanlıklarımız ve kurumlarımızla birlikte, Meclisimizin bu konuda daha hassas bir yaklaşım içinde olacağına yürekten inanıyorum. Yürütme ve yasama organları olarak inşallah el birliği içinde çalışarak, adalet ve güvenlik hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz” açıklamasını yaptı.
“Geçen yıl gündemimizin üst sıralarında yer alan birçok sıkıntıyı geride bıraktık ve bırakıyoruz”
Asrın felaketi olan 6 Şubat sarsıntılarına ve bölgedeki sıcak çatışmalara karşın, iktisatta belirledikleri maksatlara kararlılıkla ilerlediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14-28 Mayıs seçimleri sonrasında uygulamaya başladığımız istikrar ve ıslahat programımız meyvelerini veriyor. Ekonomi programımızda, Meclisimizin de takviyesi ile son bir yılda kıymetli uzaklık kat ettik. Geçen yıl gündemimizin üst sıralarında yer alan birçok sıkıntıyı geride bıraktık ve bırakıyoruz. Burada fikir vermesi açısından kimi sayıları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. Merkez Bankamızın geçen sene Mayıs’ta 98,5 milyar dolar olan brüt rezervleri, bugün 156 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek düzeyine ulaştı” dedi.
“Bu sene 60 milyon turist sayısı, 60 milyar dolar turizm geliri hedefliyoruz”
Türkiye’nin artık rezerv sıkıntısı olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir öteki kronik sorun olan cari açığı sürdürülebilir bir seviyeye çektiklerini belirterek, “Geçen yıl 57 milyar dolar olan cari açık, uğraşlarımız sonucunda, Temmuz’da 20 milyar doların altına indi. 2023’te ihracatımız 256 milyar dolarla rekor kırdı. İhracattaki güçlü performansımız 2024’te de devam ediyor. Yıllık ihracat Ağustos’ta 262 milyar dolarla tarihimizin doruğuna çıktı. Turizmde, 2023 yılını rekor ziyaretçi sayısı ve geliriyle kapattık. Bu sene 60 milyon turist sayısı, 60 milyar dolar turizm geliri hedefliyoruz; inşallah bu amacımızı de tutturacağız. Son bir yılda 1 milyon 105 bin ek istihdam imkanı oluşturduk” değerlendirmesinde bulundu.
“Kararlı duruşumuz sayesinde, hamdolsun, enflasyonda kalıcı düşüş trendine girmiş bulunuyoruz”
Milli gelirin 1 trilyon dolar sonunu geçerek, 1 trilyon 119 milyar dolara ulaştığını böylelikle, ulusal gelirde çok kritik bir ruhsal eşiği daha aşmayı başardıklarını söyleyen Erdoğan, “2024 yılında kredi notu üç büyük kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu. Ekonomimizin temel göstergelerindeki güzelleşmeye bağlı olarak ülkemizin risk primi de düşüyor. Bankacılık ve gerçek bölümümüzün dış borç çevirme oranları yükseldi. Türkiye’yi, daha çok siyasi sebeplerle alındığı gri listeden de çıkardık. Tekrar bu süreçte, 6 Şubat zelzelelerinin Türk iktisadına getirdiği 104 milyar dolarlık ek faturaya karşın mali disiplinden taviz vermedik. ‘Kim ne vadediyorsa benden beş fazlası’ siyasetinin seçim meydanlarını esir aldığı 31 Mart sürecinde popülizme asla tevessül etmedik. Kararlı duruşumuz sayesinde, hamdolsun, enflasyonda kalıcı düşüş trendine girmiş bulunuyoruz” açıklamasını yaptı.
“Ekonomi programımıza katkı sunacak her türlü teklife açığız”
Son üç ayda yıllık enflasyonun 23,5 puan gerilediğini lisana getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, besin enflasyonunun da 4 yıl sonra birinci defa aylık bazda negatife döndüğünü kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüşün devam edeceğini ve milletin bu düşüşü çarşıda, pazarda, alışveriş sepetinde, mutfağında daha fazla hissedeceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti;
“Her vakit söylüyorum: Bizim bir tane gündemimiz var; o da vatandaşımızın refahını ve alım gücünü kalıcı biçimde artırmaktır. Ne yapıyorsak, yalnızca bunun için yapıyoruz. Hangi özveride bulunuyorsak, bunun için bulunuyoruz. Yakın etrafımız istikrara kavuştukça, inşallah biz de rahatlayacak, çok daha uygun yerlere geleceğiz. Şu hususu büyük bir memnuniyetle vurgulamak isterim: Kovid19 salgınıyla başlayan, bölgemizdeki savaşlarla devam eden, asrın felaketinin de tesiriyle sarsılan makro istikrarları süratle güzelleştiriyoruz. Türkiye’yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla kaliteli büyütme stratejimizi uygulamaya devam edeceğiz. Her fırsatta tabir ettiğim üzere, ekonomi programımıza katkı sunacak her türlü teklife açığız. Lakin uyguladığımız programa olan inancı zayıflatmaya dönük telaffuzları tasvip etmiyoruz. Kabul edelim ki tenkit başkadır, ekonomik tetikçilik başkadır.”
“Türkiye’nin ve vatandaşımızın menfaati kelam konusu olduğunda siyasi rekabeti bir tarafa bırakmamız gerekiyor”
Türkiye’ye kaybettirerek siyaset yapılmayacağının millete yararlı olunamayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ve 85 milyon vatandaşımızın menfaati kelam konusu olduğunda siyasi rekabeti bir tarafa bırakmamız gerekiyor. Meclisimizden ve siz saygıdeğer milletvekillerimizden bu mevzuda azami hassasiyet bekliyor, dayanağınız için şimdiden her birinize teşekkür ediyorum. Zelzele bölgemizin hızla ayağa kaldırılmasının gündemimizin birinci sırasında olmayı sürdüreceğini burada tekraren tabir etmek istiyorum. Kurallar ne olursa olsun, 6 Şubat gecesi yuvası yıkılan, tertibi bozulan, yakınlarını kaybeden depremzede kardeşlerimizin yanında olacak, yaralarını saracak, inşallah inançlı yuvalarını peyderpey teslim edeceğiz” değerlendirmesini yaptı.
“Şimdi de Lübnan‘da katliama başlayan İsrail, dünyadan gerekli ve kâfi yansıyı almamaktadır”
28’inci Devir, 3’üncü Yasama Yılı’na bölgedeki sıcak gelişmelerle girildiğini söz eden Erdoğan, “İsrail’in Filistin’de, Gazze’de yaklaşık 1 yıldır yürüttüğü terör ve soykırım, bugünlerde maalesef Lübnan‘a uzandı. Dün işgal güçleri, Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail, bir yandan Gazze’de soykırım yaparken, bir yandan Lübnan’a terör atakları yaparken, birebir anda bölge ülkelerini de kendi ateşine çekmek için her yola başvuruyor, her türlü provokasyonu deniyor. Burada iki konunun altını çizmek mecburiyetindeyim: Ne yazık ki, bütün bölgeyi ateşe atmayı amaçlayan, Gazze’de, 17 bini çocuk olmak üzere 42 bin insanı katleden, artık de Lübnan’da katliama başlayan İsrail, dünyadan gerekli ve kâfi yansıyı almamaktadır” diye konuştu.
“Ne yaparsa yapsın İsrail, er ya da geç durdurulacak”
Bunu geçen hafta İsrail saldırganlığının önüne geçmesi gereken Birleşmiş Milletlerin Genel Konseyinde da açık ve net halde söz ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“İsrail Devleti, Netanyahu isimli bir Hitler özentisinin yönetiminde, yalnızca son 51 haftada, insanlığa karşı tüm hataları pervasızca işlemiştir. Soykırım, katliam, ırkçılık, ayrımcılık, taciz, tecavüz, azap, etnik paklık, gazeteci öldürme, tabir özgürlüğünü yok etme, ibadethaneleri, hastaneleri, okulları bombalama dahil insanlığa karşı işlenebilecek ne kadar hata varsa, tamamı tekraren işlenmiştir. Gözünü kin ve nefret bürümüş bir cinayet şebekesinin elinde Gazze, 42 bin günahsız insanın katledildiği büyük bir ‘imha kampına’ dönüşmüştür. Tüm insanlık ismine utanç verici bu tabloya karşın, birtakım ülkeler İsrail’e takviye vermeye, finansal yahut askeri dayanak sağlamaya devam ediyor. Başka birtakım ülkeler de, susmak suretiyle bu insanlık cürmüne, bu vahşete maalesef ortak oluyor. Bu değerli günde şunu bir sefer daha açık açık söylemek isterim: Ne yaparsa yapsın İsrail, er ya da geç durdurulacak.”
“Kendini dev aynasında gören Hitler nasıl durdurulduysa, Netanyahu da o denli durdurulacak”
“Evlatlarının beyaz kefenlerine sarılan anaların, babaların ahı, bu zalimleri rezil rüsva edecek” diyen Erdoğan, “Ancak, yalnızca İsrail’in değil, bugün Batı’dakiler başta olmak üzere devletlerin alnına yapışan o kara leke asırlar boyunca unutulmayacak. Bilhassa İslam dünyasının, halkları Müslüman olan yöneticilerin, İsrail’in Filistinlilerden fazla Müslümanlara yönelik bu terörüne sessiz kalmaları, bir ayıp olarak, bir utanç vesikası olarak asırlarca silinmeden kalacak. Bakınız bugün yüreğim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum: İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu. 42 bin kardeşimiz kameralar önünde canlı yayınlarda alçakça şehit edildi. Babalara enkaz altında kalan ciğerparelerinin modüllerini toplattılar. Beşere ve insanlığa dair ne kadar paha varsa, hepsini çiğnediler, hepsini ayaklar altına aldılar. Yalnızca mescitleri değil, asırlık kiliseleri de bombalarla enkaz yığınına çevirdiler” dedi.
Ancak bu süreçte ne milletlerarası kuruluşların, ne insan hakları örgütlerinin, ne de 2 milyar Müslümanı temsil eden devletlerin, bir ortaya gelip, bir ortak reaksiyon göstermediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam 360 gündür bırakınız İsrail’i caydırmayı, bırakınız İsrail’i durdurmayı, müşterek bir hal dahi sergilenmedi. Hamas’ın tekraren kabul ettiğini açıkladığı ateşkese İsrail’i icbar edecek, zorlayıcı hiçbir adım atılmadı. Halbuki herkes biliyor ki, ses çıkartılmadıkça; İsrail işgal, istila ve katliam siyasetini pervasızca devam ettirecek. Susmak, vahşeti görmezden, duymazdan gelmek hiç kimseyi, hiçbirimizi, bölgedeki hiçbir ülkeyi, bu soykırım şebekesinin saldırganlığından kurtaramayacak. Bu tembelliğin, bu ataletin, bu tepkisizliğin, duygusuzluğun sona ermesi için, Türkiye olarak, hakkı cüretle söylemeye, hakkı savunmaya, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz. Siyonist lobinin şahsımızı ve hükümetimizi gaye alan prestij suikastlerine asla boyun eğmeyeceğiz” tabirlerini kullandı.
‘Vadedilmiş topraklar’ hezeyanıyla hareket eden İsrail idaresinin, büsbütün dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, bizim vatan topraklarımız olacaktır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İkinci konu şudur: ‘Vadedilmiş topraklar’ hezeyanıyla hareket eden İsrail idaresinin, büsbütün dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir. Türkiye içindeki kimi İsrail dostlarının, birtakım Siyonist severlerin, istekli yahut paralı Siyonizm propagandası yapan aparatların anlamadığı işte budur. Birileri ısrarla görmek istemese de Netanyahu hükümeti, Anadolu’yu da içine alan bir ham hayal kurmakta, ütopya peşinde koşmakta, bu niyetlerini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir” diye konuştu.
7 Ekim’den beri yaşanan her gelişmenin, bu tehdidin boyutunu biraz daha artırmakta olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “İsrail’in, Filistin ve Lübnan’daki hücumlarını çok yakından takip ederken, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde, bölücü örgütü maşa olarak kullanmak suretiyle, nasıl birer küçük uydu yapı kurmak istediğini de çok net görüyoruz. Şu coğrafya bilgisini sizlere ve aziz milletimize burada hatırlatmak isterim Bakınız Hatay’ın Yayladağı ilçesindeki Suriye sonundan, Lübnan sonu, karayoluyla 170 kilometredir ve Türkiye Lübnan’a otomobille yalnızca 2,5 saat uzaklıktadır. Antakya ile Gazze ortası, Ankara ile Aydın ortası kadardır. Yani işgal, terör, saldırganlık çabucak yanı başımızdadır. ‘Türkiye İsrail’in yanında dursun’, ‘Türkiye bu işlere karışmasın’, ‘Türkiye tarafsız olsun’ diyenlere sesleniyorum. Bilhassa ‘Hamas bir terör örgütüdür’ diyenlere sesleniyorum. 360 gündür yaşanan barbarlığı ‘7 Ekim vakasıyla’ yasallaştırmaya çalışanlara sesleniyorum. Karşımızda hukukla mukayyet bir devlet değil; kandan beslenen, işgalle semiren bir ‘katil sürüsü’ var. Karşımızda tüm bölgeyi ateşe atmaya niyetli, gözü dönmüş bir işgal şebekesi var. Karşımızda yalnızca Müslümanlara değil, Museviler ortasında dahi ayrım yapan ırkçı bir Apartheid rejimi var” diye konuştu.
“Yanı başınızda çocuklar katledilirken, yanı başınızda uçaklardan sivil halk üzerine bombalar yağarken, sessiz, reaksiyonsuz, hatta tarafsız kalmak, suça ortak olmaktır”
Böyle bir katliam şebekesi karşısında, zerre miskal vicdan taşıyan hiç kimsenin sessiz kalamayacağını söyleyen Erdoğan, “Yanı başınızda çocuklar katledilirken, yanı başınızda uçaklardan sivil halk üzerine bombalar yağarken, sessiz, reaksiyonsuz, hatta tarafsız kalmak, açık söylüyorum, suça ortak olmaktır. Buradan tam 360 gündür üç maymunu oynayanlara bir sefer daha soruyorum: Çocuklarınızın gözüne yarın nasıl bakacaksınız? Aynada kendi gözlerinize nasıl bakacaksınız? Filistin, Lübnan inançta değilse, kendinizin inançta olabileceğine sahiden inanıyor musunuz? İsrail saldırganlığı, her fütursuz açıklamayla görüyoruz ki, Türkiye’yi de içine almaktadır. Vatanımız için, milletimiz için, bağımsızlığımız için, bu saldırganlığa, bu devlet terörüne, elimizdeki her imkanla karşı durmayı sürdüreceğiz. Tekrar ediyorum: Bedeli her ne olursa olsun, Türkiye, İsrail’in karşısında durmaya, dünyayı da bu onurlu duruşa çağırmaya devam edecektir. İnsanlığın ortak kıymetlerine saldıranlar karşısında bir “İnsanlık cephesinin” kurulması için Türkiye elinden geleni yapacaktır, bunda da sonuna kadar kararlıdır. Gazze’de soykırım yapılırken, Batı Şeria’da barış ve huzur olduğuna mı inanıyorsunuz? İşte, Filistin Devlet Lideri Sayın Mahmut Abbas geldi, burada, bu kürsüden hem sizlere, hem dünyaya seslendi. İsrail yalnızca Gazze’ye değil, Batı Şeria’ya, İran’a, Yemen’e, Suriye’ye de saldırıyor; Mısır’la yapılan mutabakatları alenen ihlal ediyor. Mısır’la, Irak’la giderek güçlenen münasebetlerimizin, Suriye’yle artan diyalog arayışımızın, bu bağlam içinde okunmasını bilhassa tavsiye ediyorum. Türk Dünyası’yla ve Türk Devletleri Teşkilatı’yla bağlarımızı, tekrar bu anlayışla daima tahkim ediyoruz” açıklamasını yaptı.
“Fitne teşebbüsleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak ‘iç cephemizi’ sağlam tutmaya uğraş ediyoruz”
Savunma sanayiinde, güvenlikte, terörle uğraşta ve dış siyasette stratejik atılımlarla ülkemizin caydırıcılığının güçlendirildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fitne teşebbüsleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak ‘iç cephemizi’ sağlam tutmaya uğraş ediyoruz. Şunun artık idrak edilmesi gereksinimden öte bir zarurettir: Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor. İsrail bölgeyi tehdit etmeyi sürdürdükçe; Türkiye de bölge halklarının, bilhassa milletimizin güvenliği için öncü olmaya, yapan, uzlaştırıcı, birleştirici olmaya ısrarla devam edecektir. Bu vesileyle, Filistin davasına sahip çıkma noktasında tam bir mutabakat içinde hareket eden Meclisimize ve siyasi partilerimize şükranlarımı sunuyorum. İşgal güçlerinin en çağdaş vefat makinalarına karşın doğdukları toprakları kahramanca savunan Filistin’in yiğit evlatlarını bugün bir kere daha hürmetle selamlıyorum. İsrail’i de buradan çok net bir biçimde uyarıyorum: Lübnan’a kara harekatının sonuçları, geçmişteki işgallerine benzemeyecektir. Savunmasız, izole, bütün dünyadan yalıtılmış bir Gazze savunması ile, Lübnan’ın savunması tıpkı olmayacaktır. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, tüm devlet ve milletlerarası kuruluşlar, tıpkı formda İslam dünyası, daha fazla vakit kaybetmeden, daha fazla bayan, çocuk, sivil ölmeden, Netanyahu hükümetini durdurmalıdır. Biz, Türkiye ve Türk milleti olarak, bu sıkıntı günlerinde Lübnanlı kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacak, tüm imkanlarımızla yanlarında olmayı sürdüreceğiz” halinde konuştu.
“Meclisimiz, vakar, sağduyu, uzlaşma içinde hem ülkemize, hem de coğrafyamıza yol gösterici olacaktır”
“Şunu unutmayın ki bu Gazi Meclis, yalnızca Türkiye’nin değil, geniş bir coğrafyadaki mazlum halkların da umudu olan bir Meclis’tir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üzerinizdeki yük, üzerinizdeki sorumluluk ağırdır. Tarihten devraldığınız miras ve deneyim ile bu yükü hakkıyla taşıyacağınıza olan inancımız, bizim de milletimizin de tamdır. Etrafımızda bir canavar denetimsizce büyürken, yanı başımızda katliamlar, kanlı soykırımlar yapılırken, yanı başımızda hudutlar tekrar çizilmeye çalışılırken, global sistem kökten sarsılırken Meclisimiz, vakar, sağduyu, uzlaşma içinde hem ülkemize, hem de coğrafyamıza yol gösterici olacaktır. İktidar ve muhalefetiyle, Meclisimizin, milletimize itimat, hasımlarımıza dehşet verecek bir atmosferde çalışması, bilhassa bu türlü bir devirde elzemdir. Meclisteki ahenk, mutabakat, karşılıklı hürmet çerçevesinde tartışma ve istişare, buradan sokağa yansıyacak, ülkenin huzur ve emniyetine kapı aralayacaktır. Meclisimizin yeni yasama yılının yeni bir işbirliği ruhuna öncülük etmesi, Türkiye Cumhurbaşkanı olarak en samimi temennimdir. Bölgemizin içinde bulunduğu tansiyonlu atmosferde siyasi rekabeti, siyasi hasımlığa dönüştürme teşebbüslerine müsaade vermeyeceğinize inanıyorum. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak sorumluluklarımızın idrakinde hareket etmeyi sürdüreceğimizin bilhassa bilinmesini istiyorum. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun. Rabb’im, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni ebediyen payidar eylesin’ diyorum. Bu hislerle bir defa daha Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci Periyot 3’üncü Yasama Yılı’nın güzel olmasını diliyorum. Milletvekillerimize yeni yasama yılında Mevla’dan muvaffakiyetler ve kolaylıklar temenni ediyorum” açıklamasını yaptı. – ANKARA
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Siyaset
News
