(ANKARA) – Almanya‘nın Ankara Büyükelçisi Sibylle Katharina Sorg, Alman Birliği Günü’nün 34’üncü yıl dönümü hasebiyle Ankara’da düzenlenen resepsiyonda, ” Almanya, AB- Türkiye bağlarına stratejik ve ileriye dönük bir biçimde bağlı kalmaya devam ediyor. İş birliğimizi kilit alanlarda kademeli olarak genişletmemiz ve yeni dış siyaset bahislerini sistemli ve derinlemesine tartışmamız her iki tarafın da çıkarınadır. Bu nedenle ticaret, güç ve öteki stratejik üzerine tertipli üst seviye diyalogların yine başlatılmasını destekliyoruz. Dışişleri Bakanı Sayın Fidan’ın ağustos ayı sonunda Brüksel’deki AB Dışişleri Bakanları Gayri Resmi Toplantısı’na katılması bu açıdan önemliydi” dedi.
Alman Birliği Günü’nün 34’üncü yıl dönümü bugün Almanya‘nın Ankara Büyükelçiliği’nde düzenlenen resepsiyon ile kutlandı. Çok sayıda yabancı misyon temsilcisinin katıldığı resepsiyona Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Lideri Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay ve milletvekilleri katıldı. İki ülkenin ulusal marşlarının okunmasının akabinde açış konuşmalarına geçildi.
Konuşmasına, 100 yıl evvel Alman-Türk Dostluk Antlaşması’nın imzalandığı ve bu antlaşmanın Almanya ile o devrin şimdi genç Türkiye Cumhuriyeti ortasındaki ikili alakaların başlangıcını teşkil ettiğini belirterek başlayan Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Sorg, konuşmasında şunları kaydetti:
“Birleşme barışçıl bir formda gerçekleştirilebildi”
Bu yıl Almanya ile Türkiye Cumhuriyeti ortasındaki dostluğun 100’üncü yılını kutluyoruz. O vakitten bu yana birçok şey yaşandı. Dostluk Antlaşması’nın imzalanmasından kısa bir mühlet sonra, 1930’lar ve 1940’larda, Türkiye Almanya’dan gelen göçmenleri kabul etti. Ünlü Alman bilim insanları ve sanatkarlar, Nazi rejiminden kaçarak burada sığınma imkanı buldu. Bu bireylerin izleri, örneğin Bruno Taut ve Bauhaus mimarisini düşündüğümüzde, bilim, sanat ve müzik alanlarında, bilhassa de Ankara’da hala görülebiliyor. Berlin Duvarı’nın inşa edildiği Ekim 1961’den itibaren Almanya, Alman iktisadının tekrar inşasına yardımcı olmak için Türkiye’den gelen konuk emekçileri kabul etti. Bu beşerler Almanya’da yalnızca iş bulmakla kalmadı, vakitle bir yuva da buldular.
“Milyonlarca insan Almanya ve Türkiye’yi birbirine bağlıyor”
Bugün, Türkiye kökenli 3 milyondan fazla insan Almanya’da yaşıyor. Bir Berlinli olarak, elbette Türkiye ile irtibatı olan birçok tanıdığım var ve burada Ankara’da da Almanya’da yaşamış ya da ailesi ve arkadaşları Almanya’da olan birçok bireyle tanıştım. Bugün, her iki ülkede de kendini meskeninde hisseden milyonlarca insan Almanya ve Türkiye’yi birbirine bağlıyor.
Federal Cumhurbaşkanı’nın nisan ayındaki ziyareti bunları ve birçok öbür olguyu ortaya koydu. Bugün Almanya ve Türkiye ortasında son derece yakın ekonomik ve siyasi bağlar bulunmaktadır. 2023’te ikili ticaret hacmimiz yeni bir rekor kırarak 55 milyar euro’ya ulaştı. Türkiye’de 8 binden fazla Alman şirketi faaliyet gösteriyor. Geçen hafta Berlin’de gerçekleştirilen Ekonomi ve Ticaret Ortak Komite toplantısı, Ticaret Bakanı sayın Ömer Bolat ve Almanya İktisat ve İklim Koruma Bakanı, Başbakan Yardımcısı Robert Habeck’in başkanlığında gerçekleştirildi ve ekonomik münasebetlerimizi daha da güçlendirme dileğimizi gösterdi.
“Almanya, AB-Türkiye münasebetlerine ileriye dönük bir halde bağlı kalmaya devam ediyor”
Almanya, AB-Türkiye bağlantılarına stratejik ve ileriye dönük bir biçimde bağlı kalmaya devam ediyor. İş birliğimizi kilit alanlarda kademeli olarak genişletmemiz ve yeni dış siyaset mevzularını nizamlı ve derinlemesine tartışmamız her iki tarafın da çıkarınadır. Bu nedenle ticaret, güç ve öbür stratejik üzerine sistemli üst seviye diyalogların yine başlatılmasını destekliyoruz. Dışişleri Bakanı Sayın Fidan’ın ağustos ayı sonunda Brüksel’deki AB Dışişleri Bakanları Gayri Resmi Toplantısına katılması bu açıdan değerliydi. Ayrıyeten Almanya Federal Meclisi AB Kurulu’nun burada bizimle birlikte olması ve Türkiye’de ağır görüşmelere bir hafta ayırması, Almanya-Türkiye ve AB- Türkiye ilgileri açısından kıymetli bir işarettir. Milletvekili Gunter Krichbaum ve meslektaşlarına güzel geldiniz demek istiyorum.
Yanı başımızdaki şiddetli çatışmalar ve global meseleler karşısında, iki ülkenin de en acil sıkıntıların tahlilinin bir modülü olması gerekmektedir. Bu konu, Rusya-Ukrayna sorunu için geçerlidir. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırarak başlattığı vahim savaş 953 gündür devam ediyor. Ukraynalılar 953 gündür barıştan uzak. 953 gündür kaygı ve şiddet karar sürüyor. Ne Türkiye ne de Almanya Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımıyor. Toprak bütünlüğü korunmalıdır. Almanya ve AB, Ukrayna’ya egemenlik verdikleri kapsamlı dayanağı sürdürecektir. Almanya, Ukrayna’ya en kapsamlı askeri ve sivil dayanağı veren Avrupa ülkesidir.
“Orta Doğu’da tansiyonun düşmesi için hükümetlerimiz müttefiklerimiz ve bölgesel aktörlerle yakın iş birliği içinde çalışacaktır”
Bu, Orta Doğu için de geçerlidir. Hamas’ın İsrail’e yönelik terör saldırısından neredeyse bir yıl sonra ve İsrail’in askeri cevabının akabinde, şiddet tüm bölgeyi pençesinde tutmaya devam ediyor. Artık de daha tehlikeli bir tırmanışa şahit oluyoruz. Almanya ve Türkiye farklı açılardan bakıyor olabilir fakat nihayetinde tıpkı gaye doğrultusunda çalışıyorlar: şiddetin ve acının sona ermesi ve bölgesel çapta yaygın bir alevlenmenin önlenmesi. Bunun manası, ateşkes, rehinelerin hür bırakılması, kesintisiz insani yardım ve iki devletli bir tahlildir. Artık gündem tansiyonun düşürülmesidir. Bu emel doğrultusunda hükümetlerimiz, müttefiklerle ve değerli bölgesel aktörlerle yakın iş birliği içinde yılmadan çalışacaktır. Ermenistan ve Azerbaycan için de bu geçerlidir, çünkü çok uzun vakittir birinci sefer kalıcı bir mutabakat için bir umut ışığı görüyoruz.
Türk-Alman münasebetleri, ülkelerimizdeki beşerler ve iş birliğimizin potansiyeli sayesinde büyük bir hazinedir. Türkiye’deki birinci Alman büyükelçisinin vazifeye başlamasından 100 yıl sonra bu vazifesi devralmak, bu hazineyi muhafaza ve geliştirme misyonu ve sorumluluğunu taşımak demektir. Bu misyonu memnuniyetle kabul ediyor ve sizlerle çalışmayı sabırsızlıkla bekliyorum.”
Dışişleri Bakan Yardımcısı Bozay: Almanya, Türkiye’nin en büyük ihracat güzergahı
Sözlerine Almanya’nın 34 yıl evvel yine birleşmesinin yıl dönümünü kutlayarak başlayan Dışişleri Bakan Yardımcısı Bozay ise şöyle konuştu:
“Almanya halkı için bu değerli olay, birebir vakitte dünya tarihinde de kayda paha bir dönüm noktası olmuştur. Alman Birlik Günü’nün ehemmiyetini kutlarken, iki ülke ortasındaki güçlü bağlantıları de kıymetlendiriyoruz. Almanya Türkiye için değerli bir ortaktır. Diplomatik ilgilerimizin kurulduğu 1763 yılına kadar uzanan tarihi bağlarımız var. Yüzyıllar boyunca münasebetlerimizi derinleştirdik ve dostluğumuzu güçlendirdik.
Bugün yakın ticaret ortakları ve NATO müttefikleriyiz. Bölgemizde ve ötesinde istikrarın sağlanması ve refahın arttırılması için birlikte çalışıyoruz. Bu güçlü alakalar, üst seviye ikili ziyaretlerin sıklığıyla da görülmektedir. Geçtiğimiz nisan ayında Cumhurbaşkanı Steinmeier’i ağırladık. Dışişleri Bakanlarımız sık sık temas halinde. İktisat ve ticaret bağlantılarımızın değerli bir kısmını oluşturuyor. Almanya, Türkiye’nin en büyük ihracat güzergahıdır. Önümüzdeki devirde 60 milyar Dolar ticaret hacmine ulaşmayı hedefliyoruz. Yeşil ve dijital dönüşümün yanı sıra Türkiye’nin tedarik zincirleri ve bağlantısallık alanındaki merkezi rolü bize daha birçok fırsat sunuyor.
Alman turistler kültürel ve tarihi mirasımızın ve hoş kıyılarımızı ziyaret etmeye devam ediyor. Öğrenci değişimleri de gelecek jenerasyonlar ortasında karşılıklı anlayışı geliştiriyor. Bağlantılarımızın bir başka kıymetli boyutu da Almanya’da yaşayan Türk toplumu. Batı Almanya, 1961 yılında yeni fırsatlar arayan büyük bir Türk toplumuna kucak açmıştı. Bugün 3 milyonu aşan nüfusuyla Türk toplumu Almanya’nın vazgeçilmez bir kesimi haline gelmiş ve Alman kültürünü zenginleştirmiştir.
“Türkiye, AB’nin tam üyesi olmadan Avrupa’nın bütün olması düşünülemez”
Türkiye, AB’nin tam üyesi olmadan Avrupa’nın bütün olması düşünülemez. Bölgesel ve global sınamaların giderek karmaşıklaşan yapısı, Türkiye-AB ilgilerine yeni bir bakışı gerektiriyor.
Şu anda Gazze’de devam eden katliamdan savaşın daha geniş bir bölgeye yayılma riskine, Ukrayna’daki savaştan güç ve besin güvenliği ile iklim değişikliğine ait kaygılara kadar çok sayıda zorluk ve krizle karşı karşıyayız. Bu zorlukların üstesinden gelinebilmesinde Türkiye’nin her vakit yapacağı katkılar var. Türkiye’nin üyeliği, global bir aktör olarak AB’nin vizyonunu ve tesirini genişletecek, daha fazla jeostratejik niyet ve uğraşa imkan verecektir. Bu bağlamda, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda Almanya’nın dayanağına güveniyoruz. Birlikte hareket etmeye her zamankinden daha fazla muhtaçlık duyduğumuz bir periyottan geçiyoruz. Bu doğrultuda Almanya ile stratejik bir bakış açısıyla çalışmaya devam etmeye hazırız.”
Kaynak: ANKA / Aktüel
News
